ne kadar

birisini ne kadar sevebilirsin?


nefesin olmasini ister misin, o'nun yoklugunda soluksuz kalmak ugruna?


tenini kaplayan olmasini diler misin, yoklugunda cirilciplak, savunmasiz kalmak ugruna?

sen olmasini ne kadar istersin, olmadiginda kimsenin seni fark etmeyecegini bilmek ugruna?

sevgilin olmasini ne kadar istersin, yakininda olmadan yasamin anlamsizlasacagini bilmek ugruna?





ben isterim hep seni...
arabeske inat sevmek seni...




sevmek, farkinda olmaksa yasadiginin
sevmek, bakmak degil gormekse eger
aklin bastan gitmesi degil,
duymak ve bilmekse esit olarak

yemeden icmeden kesilmeden
cogalmaksa sevmek eksilmeden
cagina taniklik ederek
ve kahrolmadan arabeske inat.

icin icine sigmamaksa
bir cosku, bir senlik, bir erdemse sevmek
insanlari, cocuklari, kuslari unutmadan
sarki soylemekse sarhos olmadan

verem olmamaksa sevmek, senin askindan
daha saglam basiyorsam topragima,
unutmak, saskinlik, azap degilse;
bilinc, ogreti ve sevincse,
paylasilan bir ekmek gibiyse sevgi,

seni seviyorum


enis fosforoglu


18 mart

bugun canakkale zaferinin yildonumu. her turk vatandasinin gormesi gereken bir cephe canakkale. yasananlar, kaybedilenler, kazanilanlar, kahramanliklar...


bunlari gormemis birisine ne savasin ne kazanilan zaferin buyuklugunu anlatmak mumkun olur...


yillar once hasan pulur ne guzel anlatmis;



BU milletin tarihinde bir "Çanakkale Zaferi" vardır.
Her ne kadar geçmişle ilgilenmek, hele askeri zaferleri anlatmak ve bu zaferlerin kumandanlarını anmak bugün bazılarının hoşuna gitmese de, tarihi değiştirmek mümkün müdür?
Değildir!
1915'te bu milletin tarihinde Çanakkale Zaferi vardır.
Bu zaferde, Mehmet Akif'in "Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker" dediği Mehmetçik vardır, kahramanlar vardır, bunlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Çanakkale Zaferi'nin en önemli muharebelerinden biri olan Anafartalar Savaşı'nı Atatürk, el yazısıyla, günü gününe, bir okul defterine, sıcağı sıcağına yazmıştır.
***
MESELA Conkbayırı...
Mustafa Kemal Paşa, düşman askerlerinin denizden karaya çıkarma yaptıklarını öğrenir, durumu bizzat görmek için, binek hayvanlarını dahi bırakarak, yanındaki birkaç subayla Conkbayırı'na varır, gördüklerini defterine şöyle yazar:
"Bir müfreze efradının koşmakta, kaçmakta olduklarını gördüm, önlerine çıktım:
- Niçin kaçıyorsunuz?
- Düşman geliyor!
- Nerede?
- İşte orada!"
216 rakımlı tepeyi gösterirler, düşman Mustafa Kemal Paşa'nın istirahat etsinler diye geride bıraktığı askerlerinden, ona daha yakındır.
Kumandan bir anda karar verir:
"Düşmandan kaçılmaz!"
"Cephanemiz kalmadı!"
"Cephanemiz yoksa süngünüz var!
Ve komutunu verir:
"Askerrr, süngü tak, yere yat!"
Askerler emre uyunca, düşman askerleri de durup yere yatarlar.
Mustafa Kemal Paşa defterine olayı yazar ve şöyle der:
"Kazandığımız an, bu andır!"
***
ANAFARTALAR'da düşman taarruzu, yani hücum başlayacaktır.
Atatürk bu taarruza "Herkesin başarmak ya da ölmek azmiyle başladığını anlatır:
"Ben kumandanlara verdiğim sözlü emirlerde şöyle demişimdir:
- Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir."
***
DURUM tehlikelidir, düşman karaya çıkmış ilerlemektedir, ordu kumandanı Alman Liman Von Sanders, Kurmay Başkanı Kâzım Paşa aracılığıyla telefonda, Mustafa Kemal Paşa ile konuşmaktadır. Mustafa Kemal Paşa, bütün birliklerin kumandasının kendisine verilmesini ister.
Alman General şaşırır; belki de küçümser:
"Çok değil mi?"
Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı, bir top güllesi kadar ağırdır:
"Az bile!"
***
TAARRUZUN başlamasına az kalmıştır, bakın Mustafa Kemal Paşa kimleri ve neyi düşünmektedir? Ordu karargâhından telefonla ne istemektedir?
"Conkbayırı'nda kendilerinden büyük faaliyet talep edeceğim iki piyade alayı için, orada bulunan birlikler vasıtasıyla hiç olmazsa sıcak bir çorba hazırlatmaya imkân bulmanız çok muvaffak olur."
Kumandan odur ki, biraz sonra ölüme göndereceği askerlerinin kursağına girecek bir tas çorbayı düşünendir.
***
TAARRUZ başlar, birliklerden haberler gelir, fakat bu haberler durumu tam olarak anlatmaz. Mustafa Kemal Paşa, bütün tümen kumandanlarına şu emri gönderir:
"Ben şu haberi bekliyorum, düşman mahvedilmiş, askerlerimiz düşman siperlerine girmiştir. Bundan başka hiçbir haber önemli değildir."
Elbette bir süre sonra o haber gelecektir.
Bu milletin tarihinde bir Çanakkale Zaferi vardır, hatırlatalım dedik.

superonline

turkiye'de kullandigim ilk isp olan superonline, super guzel kampanyalar yaparak tt'nin piyasadaki payindan birseyler almak isteyerek bir ise baslamisti!


mis'li gecmis zaman kullanmak zorunda kaldim. bunun nedeni ise yepyeni bir uygulamaya imza atmis olmalari.

limitsiz ismiyle satilan paketlerde artik kota var, sasirdiniz degil mi?

ben de bir kac defa okuma geregi duydum, ancak anlayabildim... paket limitsiz, ancak kotali. ama bir guzellik var limitsiz aboneliklerde kota asim ucreti alinmayacakmis. e paket limitsizdi hani?

super play vardi,digiturk... bunlarda ne olacak yine kota mi olacak. kotayi asinca alinan digiturk paketleri ne olacak?

herkes onlarca soru soruyor.

eyyvah eyvah

huseyin badem (nam-i diger ata demirer)'in liderliginde eglenceli bir sinema filmi cikmis meydana. kimisi sive komigi sevmez ama toplumu rencide etmeden yapilan sive bence eglenceli olabiliyor.

durup durup "senden oturu be yaa" demesi, sinema cikisindan beri dilime dolanmis halde. ayrica film icerisinde salih kalyon, demet akbag, tanju tuncel, bican gunalan olaganustu oyunculuk sergilemisler...

filmden en sevdigim kareleri ne yazik siralayamayacagim, hepsini sevdim. huseyin badem'in kimi zaman huzunlu calan klarnetini, dengesiz davranislarini, asabiyetini, meraktan basina gelenler, simdilik aklima gelenler.

oyle guzel klarnet caliyor gibi yapiyorki, kendisi calsa bu kadar guzel olmaz diyorum... (yaniliyormusum alev duzeltti hatami, kendisi caliyormus. daha cok alkis o zaman huseyin'e)

aklimda kaldigi kadariyla eglenceli bir sahnede;

huseyin tanimadigi bir apartmanda zilin tekine ayi gibi abaniyor, ardindan gelisen muhabbetin vardigi final noktasindaysa;
(...)
atletli deli camdan ters ters bakarak
- sabah sabah ne bagiriyon!
huseyin altta kalir mi?
- baaaarma sende, senden oturu. sen ne baaariyon!
atletli deli sinirlenmeye basliyor
- zilime basiyon!
huseyin dayanamayip patliyor!
- zile basiyom, sana mi basiyomm!
(...)

abdulcanbaz

cok merakliydim cocuklugumdan beri karikature...

hep heves ettigim, asla beceremedigim bir sanatti benim icin...

okuma bilmeyen cocuk halimle gazetedeki koseni anlamaya calisir, anlayamadigimda babama sorardim...

kaybettigimiz onca seyin arasinda sen de dahil oldun turhan usta...

daha bir hafta once abdulcanbaz'in heykelini gorunce vay turhan ustamin saheseri buradaymis diye sevinmistim...

kursagimda kaldi sevincim.

o soguk istanbul gununde, rahmi koc muzesi'nde yetim biraktin o'nu ve kalan tum cizimlerini...


ruhun sad olsun...

house md vs blogger


bugunlerin tartismali konusu "blogger"lik altinci sezon, ondorduncu bolumunun temelini olusturuyor.


hayatinin tum asamalarini blogunda yayinlayan hasta ve house'un ilginc macerasi hakkinda daha cok spoiler vermek istemiyorum...

izleyin gorun.
blogger olmak hayat mi kurtariyor, hayat mi karartiyor...



kara bulutlarla kapli bir pazar gunu taksim house cafe'de gec bir oglen yemegi ile basladik seruvenimize.

davetli oldugumuz etkinlik "absolut tasting session" ismini tasiyordu. yurt disindan gelen joe maccanta isimli bir mixologun misafiriydik. (mixolog olmak nedir dedim bende ilk duydugumda "mixolog barmenligin bir ust seviyesiymis, hep birlikte ogrenmis olduk)


bu etkinlikte sevgili alev durmusoglu ve super gazeteci zeynep mengi ile birlikte yer aldik. baslangic olarak bize absolut hakkinda genel bilgiler verildi. ardindan joe ilk kokteylimizi hazirlamaya basladi. bu kokteyl icerisinde "salatalik, zencefil, feslegen, lime, bolbuz ve pek tabi absolut vardi.

anlatmasi bu kadar uzun surdu ama biz(hepimiz) bayildik.


ardindan icerisinde taze elma suyu, limon, nane ve armutlu absolut iceren kokteylimiz hizlica hazirlandi. hizlica cekilen fotograflarin ardindan bardaktan ilk once kim tadacak konulu yarismamizi ben kazandim :) bu benim favori ickim oldu.

sondan bir onceki kokteylimiz en ilginciydi. raspberry absolut, nane, limon suyu ve karabiber! (yanlis duymadiniz karabiber) iceriyordu. icince bunun ictigim en ilginc kokteyl olduguna karar verdim (k) ozellikle alev en cok bunu sevdi.



joe'nun keyifli sohbeti esliginde son kokteylimiz hazirlanmaya baslandi. armutlu absolut, visne suyu, nane, hindistan cevizi surubunun guzel bir karisimi oldu.




karanlik bulutlarla kapli bir pazar gununu son kokteylimizi yudumlarken keyif icerisinde tamamladik. organizasyonda emegi gecen herkese cok tesekkur ediyorum.

uzun yillardir absolut icicisiydim, artik bu tescillenmistir diye dusunuyorum.

erkin

absolut turkiye'ye ulasmak icin;


yine felaket


yine deprem oldu,

yine bir suru cocuk, anne, baba, teyze, nine, amca toprak altinda kaldi,
yine hayvanlar oldu,
yine insanlar evsiz kaldi,
yine bu olanlara bir 'isaret!!!' diyen insanciklar oldu,
yine olenlere vah vah deyip kendi dunyamiza cekildik,
ve yine herseye seyirci kalan bir toplum olduk....

toprak altinda kalan insanlara gururumuzu, gelecegimizi kattik....

merak etmeyin yarin yine unuturuz olanlar, olenleri

bugun benim ve annemin dogumgunu.
ayni zamanda dunya kadinlar gunu.


kadinlar gununde kadinlarin kendi geleceklerini aydinlik gordugu, ayaklarinin uzerinde durdugu, kisisel hak ve ozgurluklere sahip oldugu, erkekler tarafindan ezilmedigi, kendi secimlerinden oturu yargilanmadigi gunleri bekliyoruz.

nafile bir bekleyis aslinda.

ulkemin guzel topraklarinda erkeklerden zor bir hayat yasiyorlar "yasamak denirse"

kimisi namus bekcisi aile buyukleri tarafindan boguluyor.

kimisine yafta yapistirilip toplumdan dislaniyor.

kimisi calisabilmek icin insani degerlerinden vazgecmek zorunda birakiliyor,

kimisi tercihlerinden oturu cezalandiriliyor,

kimisi genel degerlere uymadigi icin hakaretlere maruz kaliyor....

hayat bu sekilde akiyorken, dogumgunumu kutlamak gelmiyor icimden...

herseye ragmen dunya kadinlar gununuz kutlu olsun...

o benim iste


biraz kul, biraz duman , o benim i$te
kerem misali yanan , o benim i$te
inanma gozlerine, ben ben degilim
beni sevdigin zaman, o benim i$te