dalga

mesut sanmak icin kendimi
ne kagit isterim, ne kalem;
parmaklarimda cigaram,
dalar giderim mavisinden iceri
karsimda duran resmin

giderim, deniz ceker;
deniz ceker, dunya tutar.
ickiye benzer bir sey mi var,
bir sey mi var ki havada
deli eder insani, sarhos eder?


bilirim, yalan, hepsi yalan;
taka oldugum, tekne oldugum yalan;
sularin kaburgalarimdaki serinligi,
iskotada uguldayan ruzgar,
haftalarca dinmeyen motor sesi,
yalan.


ama gene de,
gene de guzel gunler gecirebilirim;
gecirebilirim bu mavilikte,
suda yuzen karpuz kabugundan farksiz,
agacin gokyuzune vuran aksinden,
her sabah erikleri saran bugudan,
bugudan, sisten, asktan, kokudan...


ne kagit yeter ne kalem,
mesut sanmam icin kendimi.
bunlarin hepsi...hepsi fasafiso.
ne takayim, ne tekneyim.
oyle bir yerde olmaliyim,
oyle bir yerde olmaliyim ki,
ne karpuz kabugu gibi,
ne isik, ne sis, ne bugu gibi...
insan gibi.

Orhan Veli

adam olmak

Adam olmak

Fasulye kadardim ilk adam oldugumu sandigimda yasim ufak aklim yarimdi. Bana kalsa dunyayi dize getirirdim, pek oyle olmadi.

Gunler gunleri kovaladi her zaman anamdi ama anam babam oldu kimi zaman. Kapip koyuverdigim zaman kendimi hep ardimda oldu. Kimi gun olmayan kardesim, kimi gun her daim sirdasim, kimi gun en yakin dostum oldu. Herkese dusman oldugum ergen zamanlarimda bile candostum olarak kaldi. Kizip gittim dogup buyudugum sehirde bir baska kadina universite bahanesiyle, yine beni destekleyen sadece sen oldun.

Disini tirnagina taktin, koskoca adam ettin beni.

Hayatima giren tum diger kadinlari benden cok sevdin, hep arabulucu oldun dunyayla arama.

Yanimdaysan bir fazla basliyorum hayatla savasa anam; dunum, bugunum, yarinimsin.

Gunun kutlu olsun.

lavinia icin sonnet

dal kirilir, yen icinde kalir bazen...


lavinia için sonnet
sana da yaş yaraştığı söylenir, öyle değil!..
birden bir dal kırılır, hani düşer ya suya,
sen o akarsusun... akma!.. kendine eğil,
orda gördüğün dalı,. ey solgun lavinia,
sanki tanır gibisin... belki eski yerinden
göçmüş bir yaz sözünde unutulan zakkumu
usulca büyüttündü, akarak ta derinden;

anımsa, öpüşlerdeki taşı, çakılı, kumu...

nerde bir yaz olduysa o dalı taşır şimdi;
ah! al götür, al götür... bırakma bir kuytuda;
sen onu bıraktıkça ona yaraşırım şimdi
yaş... ansızın köpüklerle sevişen bir duyguda...
kırık... o yaz aynalarda dürülsün diye güya
sana yaş değil elbet, yaz yaraşır lavinia...
Hilmi Yavuz 

ask nedir?

soyleyecek bir sey bulamayarak bir muddet dusundum, sonra izah etmeye calistim.
"icinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hicbir zaman bu sevgiyi bir kisiye inhisar ettiremez. ne kadar cok insani seversek, asil sevdigimiz bir tek kisiyi de o kadar cok ve kuvvetli severi. ask dagildikca azalan birsey degildir."

"ben sarkilari baska turlu dusunur zannederdim"

"ben oyle dusunmuyorum"
maria gozlerini sabit bir noktaya dikip uzun uzun daldiktan sonra;

"benim bekledigim ask baska" dedi. "o, butun mantiklarin disinda, tarifi imkansiz ve mahiyeti bilinmeyen birsey. sevmek ve hoslanmak baska, istemek, butun ruhuyla, butun vucuduyla, her seyiyle istemek baska... ask bence istemektir. mukavemet edilemez bir istemek!"

Sabahattin Ali - Kurk Mantolu Madonna.