ders cali$mak...

gecenin bir vakti olmu$
manasizca ders cali$iyor bunye
darlanmalarda darlanma seciyorum.

ne$elenmek adina gecenin bir yarisi issiz sokaklarda yuruyup bir espresso icmeye gidip geri donmek...



ders dinlemekten bayilmi$ bir halde iken raistlin bey diye seslenilir ve kafanizi cevirdiginizde koca bir kutu ile kar$ila$ilir...

icerisinde deaconess'tan gelen bir not ve bir kutu dolusu ekler vardir. heyecanlanilir, hapur hupur yenmeye ba$lanir... :))

dunyanin en $ansli adami :))

tek kullanimlik mail

kimi forumlara uye olabilmek icin mail adresi gerekiyor, bu tip bir durumda ba$vuru kaynagimiz bu sitedir.

deneyiniz, kullanip atiniz... :)

istanbul


bir hayal aslinda sana ula$mak.
bir $ehre varmak gibi
bitmeyen yollari ar$inlamak,
sevmedigin tadlari damaginda ta$imaya benzer
yalnizliga e$
kimsesiz

ya da benden daha iyisi; umit ya$arin elinden, kaleminden

Evin içinde bir oda, odada Istanbul
Odanin içinde bir ayna, aynada Istanbul

Adam sigarasini yakti, bir Istanbul dumani
Kadin çantasini açti, çantada Istanbul

Çocuk bir olta atmisti denize, gördüm
Çekmege basladi, oltada Istanbul

Bu ne biçim su, bu nasil sehir
Sisede Istanbul, masada Istanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, sasirdik
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada Istanbul

Insan bir kere sevmeye görsün, anladim
Nereye gidersen git, orada Istanbul.

stop motion


nokia ngage icin yeni bir site tasarlanmi$, icerisinde oyun bile mevcuttur. izlemek $arttir...

ellerinize saglik demekten ba$ka bir$ey denmiyor...

web sitesi

eymir



23 nisan tatildi, en azindan bize..
biraz olsun nefes almak, temiz hava, orman, eglence icin odtu eymir golu'ne gidildi cumbur cemaat.

icen icti, yiyen yedi...

gun guzeldi, bol karincali, cokca yorucu, lakin keyifli...

cleaner (2007)



Renny Harlin imzali 2007 gosterim tarihli bir film cleaner. bildik oyuncular var kadrosunda; Samuel L. Jackson, Ed Harris ve Eva Mendes... konu bir hayli ilginc


Bunu pek cok ki$i bilmez. Evinizde biri oldugunde geriye kalan pisligi
temizlemek o aileye du$er. Pek cok ki$inin midesi kaldirmaz boyle bir $eyi.
I$te burada babam devreye girer.


yine imdb tarafindan dikkate deger bulunmami$, ancak surukleyici konusu olan bir ak$am bilmi cleaner...



Latif Demirci'nin 21 Nisan 2008 tarihli karikaturu

duplo

yedigim en lezzetli $ey...



fotografi cekerken salyamin akmasina mani olamadim. pisman degilim :)))

happy friday


Bir cuma gununu daha bitirerek haftasonuna gelmi$ bulunuyoruz. Cali$ma arkada$larinin gazi ile alinan 2 $i$e yakut, cerez, cips ile $enlenen bir ak$am uzeri...

Presales ofisinde masalarin uzerine serilen materyaller, dolapdere big gang e$liginde gecen otuz dakika...

leziz bir ak$am uzerinden bilgiler bu kadarcik ...



18 ya$indaki kiz, annesine iki aydir adet gormedigini soyler. annesi, cok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuclar kizin hamile oldugunu gosterir. anne cildirmistir, bagirir cagirir ve bunu yapan hangi domuz,bilmek istiyorum der. kiz telefon acar ve yarim saat icinde bir ferrari evin onünde durur, icinden hafif kirla$mis saclari ve cok pahali bir elbisenin icinde manyak yaki$ikli bir adam iner ve kapidan iceri girer. anne baba ve kizla beraber otururlar.

adam; kiziniz durumu anlatti, ki$isel durumumdan dolayi kizinizla evlenemem, ancak tüm sorumlulugu aliyorum der. eger bir kiz cocugu dogarsa annesine; bir ev, bir yazlik villa ve 1 milyon dolarlik bir banka hesabi, eger bir erkek cocuk olursa; birkac fabrika ve bir milyon dolarlik bir hesap, eger ikiz dogarsa her ikisine de 500 bin dolarlik hesap ve bir fabrika verecegim, der. ancak dü$ük olursa....

o zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostca adamin omuzuna koyar ve ne olacak o zaman tekrar s......sin evladim der.

handsolo




The HandSolo is the first ultra-portable handheld device designed to streamline the way you use mobile technology. It comes complete with advanced mobile features such as an optical camera, unlimited expandable memory storage, and 24 hour battery life.

* No device required
* Intuitive speech recognition
* Voice-activated dialing. Optional: Thought-activated dialing
* Integrated speakerphone with “YourVoice” volume control
* “High-five” call transfer
* Turn-by-turn navigation capability (pointer finger required)
* Voice recording and playback (thumb & pinky-activated)
* Human memory polyphonic ring tones with hand vibrate alert
* Human optic-powered 2 mega-pixel camera
* Air-text messaging enabled
* Alarm clock with adjustable wake-up intensities from slight finger prodding to intense face slapping
* Drunk Dialing Deterrent triggered once .08 blood alcohol level is achieved
* Portable music player with embedded thumb-speakers
* Waterproof

is it true?

boyle bir mantik,boyle bir yaklasim nasil kabul edilebilir.hangi insan evladi rizasi olmadan birinin kendisi ile cinsel iliskiye girmesini kabul eder.
bu igrencligi yapan haysiyetsiz mahlukat ile bir omur boyu yasamayi,her an yuzsuz suratina baktiginda icinden gelen kini durdurmayi nasil kabul eder.seni ve tercihlerini hic umursamayip sadece kendi cukunun derdiyle yedigi bok yuzunden omur boyunda azap cekmeyi kim ne sekilde kabul etmelidir,bu nasil kurtulustur.
ya tecavuz edilen insan tarafindan kurtarilmak istemiyorsa,ceza alip hapisanelerde curumesini diliyorsa ne olacak.yine kurtulacak mi tecavuz edilen.
acilan yara kapanabilecek mi?

neyden kurtulustur demek lazimdir bu sozun sahibine.yoksulluktan,acliktan,gelir seviyesinin dusuklugunden, insan yerine konmamaktan,cagdas ulkelerin gelismislik seviyesine ulasamamis olmaktan,yalnizliktan,ezilmekten, mutsuzluktan, hayatinin bes para etmedigini gordugun hastanelerden, uc kurusa tum degerlerini satan insanlarin yuzsuzlugunden, politika olarak hicbirsey yapmayan musveddelerden, artan vergiler ve enflasyon karsisinda eriyen maasindan, horgorulup,saygi duyulmamaktan, dinsel-cinsel-fikirsel baskilardan, yetersiz egitimden kurtulusmudur. o zaman herkes tecavuz etsin sevdigi birine, kurtarsin onu.

bir insanin ruhu bu kadar degersiz mi?


demi$tim zamanin birinde...

Can Dundar ise $unu demi$....

Tecavüz suçu, eski Ceza Yasası’nın “Kamu Ahlakı ve Aileye Karşı Suçlar” bölümündeydi. “Kadının bedeni, kamunun ilgi alanındadır; cinselliği de ailenin sorumluluğundadır” demekti bu… AB’ye uyumlu yeni yasayla tecavüz, “Kişilere Karşı Suçlar” bölümüne alındı.
Belki bilmeyenler vardır; cinsel tacizde “çocuğun rızası” diye bir koşul vardı. Bu durumda tacizcinin cezası indiriliyordu.
Evlilik içi tecavüz suç kabul edilmiyordu.
Tecavüzcü, tecavüz ettiği kızla evlenirse affedilebiliyordu.

tumu icin


nerede cokluk orada b.kluk olarak du$unurum. ama kimi zaman en az uc cocuk sozleri dolar kulagimiza. dogursan ne olacak, dogunca ona saglikli kosullar altinda bakabilecek misin, gelecegini garanti altina alabilecek misin, egitimini, sosyal haklarini, sagligini koruyabilecek misin?

Bekir Coskun'un kaleminden bugun....

Sevgisiz, bakımsız, ilgi görmeden... İşsiz, umutsuz, harçlıksız, içlerindeki canavarların farkına dahi varılamayacak kadar gözden-gönülden uzak, kendi başlarına büyüyen çocuklardır bunlar.
Birisi baksa keşke; bu manyaklar genelde kaç çocuklu ailelerin çocuklarıdır?..
Beş, altı, yedi, sekiz, on...
Sokaklar bunlarla dolu.
Hiç olmadı, torpidoyu yumrukluyor, iyi ki havaya bakmışım. Ne kadar çok manyak var ve milyonlarcası geliyor alttan.
"En az üç çocuk" zihniyetinin kurbanlarıdır onlar.
Onlar kurban...
Biz kurban...

alinti

ask-i memnu


Halid Ziya Usakligil'in ayni adli romanini sahneleyen devlet tiyatrolari oyuncularini izleme firsatim oldu bu gece...

aileye duyulan ofke, zamansiz bir evlilik, kaybedilen hayaller, yasak bir a$k temalari dolu bir oykuydu ya$anan. benzerlerine hergun rastlanabilecek her$ey vardi aslinda...


"Bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hala bütün bütüne yakmadigi için birtakim karartilar yansitan aynanin karsisina geçiyor, çiplak gövdesine bakiyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsiliyordu. Baskalari ne düsünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, Bihter'i büsbütün yalnizlikla sarip sarmalardi. Hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. Romanci, Bihter için, 'Evet bu vücudu seviyor...' diye yaziyordu. Genç kadin ayna karsisindaydi, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. Gülümsüyor, aynadaki aksinden sevda umuyordu.

(...) Çünkü Bihter, hayatinda bundan böyle asklarin karsiliksiz kalacagini, daha da yalnizliklarla dolup tasacagini, kendisinden o kadar yasli Adnan Bey'in ne aska, ne ihtirasa yanit verebilecegini sezinlemisti. Islemeli, dantelali yatak örtüleri, bu gece ve her gece, Bihter'e bombos süsler, düzmece incelikler sunacak, ama Bihter süslü döseginde hep ihtiraslarin, genç tenlerin hayalini kuracakti..."

Toplum olarak onun kici, bunun gogus catali, digerinin donu ile ilgilenmemizin sebebini du$unur dururum yillardir.

Can Dundar ustadimiz dokturmu$ yine en guzelinden...


Norveç’te bir opera binası açılması, Türk gazeteleri için 1. sayfa haberi olabilir mi?
Normalde olmaz. Ama dün bütün büyük gazetelerimizin 1. sayfasındaydı bu haber…
Operayı bu kadar cazip kılan şey ise, açılışa gelen Alman Başbakanı Angela Merkel’in derin göğüs dekolteli bir tuvalet giymiş olmasıydı.
Gazetelerdeki haberlere göre “Şansölye, göğüslerini cömertçe sergilediği dekoltesi ile herkesi büyülemişti. Herkesin ağzı açık kalmıştı. Herkes ondan söz etmişti.”
(...)
“Onlar Alman biz Türk’üz. Bizim için kamusal alanda dekolte sergileyen bir Başbakan haberdir” denilebilir tabii, ama bir başbakanın sadece göğüs çatalı göründü diye kendi ülkesinde görmediği ilgiyi bizim gazetelerde bulmasında bir tuhaflık yok mu?
Kadın cinselliğinin gerekli gereksiz bu kadar öne çıkarılması doğru mu?
Son “İtalyan geline tecavüz” vakasında gazetelerimiz İtalyanca manşetlerle yürek ferahlatan tepkiler verdiler; ancak şunu da düşünmeliyiz:
Tecavüzcülerin bu kadar cüretkar davranmasında, “bir kısım basın”da her yaz dönemi uydurulan ve potansiyel tecavüzcülere göz kırpan “Helga Türk erkeklerine bayılıyor” haberlerinin hiç rolü yok mudur?

yazinin tumu icin

soz konusu fotograf ise;

haberi en gozde ajanslar bile bu $ekilde verdiler...ntvmsnbc

the break up



Jennifer Aniston'in guzelligi ile doldurdugu bir filmdi "the break up". ne$em yerine gelir diye izledim ancak sonunu sevemedim. ne o oyle, yok efendim oyle film sonu olmaz. mutlu sonlar filmde olmali, mutlu sonlu filmler korunmali. hasta etmeyin adami :)
imdb'de aldigi puanin sebebi filmin sonu olsa gerek...
oh olsun...

Radikal gazetesinde yer alan bir haberde asagidaki urkutucu satirlar yer aliyor.

Dayakla suçlanan müdürü müfettişlerin bu görüşü kurtardı: Öğrencinin eline bando bagetiyle vurulması sınıf disiplinini sağlama ve eğitim/terbiye amaçlıdır


Bu temelde dayagin cennetten cikma oldugu tezide kesinlik kazaniyor. Ogretmen dedigin her ko$ulda evire,cevire dovmelidir. Sonucta dayak egitimin bir parcasidir. Agizdan burundan gelen kan ise bunun meyvesidir.



yazinin tumu icin, follow the white rabbit

wwf..


cin'de ya$anan orman kiyimlari icin tasarlanmi$ bir reklam afi$i...


piyale madra..

butterfly on a wheel


a$k midir, insani ayakta tutan, sevgi mi?
yoksa i$ine olan tutkun mu?
yalanla kurdugun her kale, kumdan midir?
hayat cevaplarini bildigin bir test midir?
ellerinle tuttugunu sandigin her$ey, gercek mi?
sen neredesin?
biz kimiz?
biz?

....

taninmami$, hatta imdb'de afi$i bile olmayan bir filmdir "butterfly on a wheel"



serinin ikinci filmide carpici....

bol salata yenen cafe


from umut sarikaya...


ak$am ak$am gozum takildi death proof'a. tarantinocugumun ellerinden cikmi$ leziz bir yapim oldugunu bildigim ancak firsat bulamadigim nadide eserlerden (idi)....

amanin deyip izlemeye davet ediyorum... iceriginde coluk combalagin izlememesi gereken bir$ey oldugunu du$unmuyorum ama, yinede uyaralim...




down in mexicali
there's a crazy little place that i know
where the drinks are hotter than the chili sauce
and the boss is a cat named joe

he wears a red bandana, plays a blues pianna
in a honky-tonk, down in mexico
he wears a purple sash, and a black moustache
in a honky-tonk, down in mexico

well, the first time that i saw him
he was sittin' on a piano stool
i said "tell me dad, when does the fun begin?"
he just winked his eye and said "man, be cool."

he wears a red bandana, plays a blues pianna
in a honky-tonk, down in mexico
he wears a purple sash, and a black moustache
in a honky-tonk, down in mexico

all of a sudden in walks this chick

joe starts playing on a latin kick

around her waist she wore three fishnets

she started dancin' with the castanets

i didn't know just what to expect

she threw her arms around my neck

we started dancin' all around the floor
and then she did a dance i never saw before.

so if you're south of the border
i mean down in mexico
and you wanna get straight,
man, don't hesitate
just look up a cat named joe.

he wears a red bandana, plays a blues pianna
in a honky-tonk, down in mexico
he wears a purple sash, and a black moustache
in a honky-tonk, down in mexico

yeah, como est usted senorita
come with me to the border, south of the border, that is
in mexico, yeah in mexico
you can get your kicks in mexico
come with me baby, come with me, come with me, crazy, yeah

metallica @ istanbul



Son Bir Avrupa Turu Duyurusu
4/10/2008


2008 Avrupa yaz tatilimizin son konser duyurusu oldugu icin uzgunuz. Bu, haftalardir hakkinda konustugunuz konser... 27 Temmuz'da Ali Sami Yen Stadi'nda bir konser icin 'Tallica tarihinde ucuncu kez olmak sartiyla Istanbul / Turkiye'ye geri donuyor olacagiz. Dostlarimizdan Down ve The Sword'un bize katilimi ile yolculugumuzun ikinci bolumunun son konserini tamamlayacagiz.

Tum tercumanlari evlerine gonderebiliriz artik... sizleri orada gormek dilegi ile!!

Tickets for this show go on sale on Monday, April 14 at 11am local time via www.biletix.com.

MetClub presale begins on Friday, April 11 at 1am PST. Not a member of The Metallica Club?


kaynak

$iirim geldi birakin beni....

diyecek tek kelime bulamadan dinleyip durdugum...

Baktim, yine o...


sekiz nisan ikibinsekiz tarihli hurriyet gazetesi'nden alintidir....

BEN o siyah giysili, eli tabancalı, eşkıya bakışlı, daha çok bir yarasaya benzeyen adamı dünkü gazetelerde görünce tanıdım.
1973 yılında, Kızılay’daydı.
Elinde yine tabancası vardı.
Kurşun sıkmıştı üzerimize.
Amerika’ya kızanlara kızmıştı.
1977’de Çorum’da, Maraş’ta baktım yine o.
Yine bir yarasa gibiydi.
Elinde tabancası duruyordu.
Birçok insanı vurmuştu.
Bu sefer Alevi vatandaşlara kızmıştı.
1980’den hemen önce Taksim’de de onu görmüştüm:
"Sen misin?.."
"Evet..."
"Şimdi kime kızdın?.."

bekir coskun'un yazisinin devami icin


zor bir$ey olsa gerek evlenmek denilen $ey. $irket bunyesinde cali$an bayanlarin %40'lik bir bolumu evlilik hazirliklari icerisinde oldugu icin her yerden bir evlilik, dugun, ev e$yasi, evin dekorasyonu, dugune cagirilacak sanatci, yemek icin catering $irketleri, tabak, catal, ankastre kahverengi e$yalarin icerisine dahil oldugu super konu$malar geliyor...

bu kadar evlilik konusu etrafimda donerken, bu dunyayi reddetmeyen ancak olabildigince uzak duran birisi olarak tercihlerimin dogruluguna her dakika daha da fazla inaniyorum. nedensiz olarak hicbir $eye kar$i durmadim, bir durumla kar$ila$tigimda ilk yaptigim analiz edip en dogru secimi yapmaya cali$mak ama, bu kadar cok evlilik konu$ulunca saniyorum analiz kriterlerim degi$ecek...

korkacak bir$ey olmamasina ragmen kabus $ekilini aliyor. yakinda ruyalarimda zorla evlendirilirsem kabuslarim gercekle$mi$ olacak....

little miss sunshine...


bir kaybedenler klubudur aslinda hoover ailesi... ergenlik caginda Nietzsche hayrani pilot olmayi hayal eden bir agabey, little miss sunshine olmak isteyen bir kucuk kiz, kimsenin takdir etmeyecegi bir baba, dogrucu davud anne, eroinman bir buyuk baba ve e$cinsel profesor amca ama kaybedenler klubunun son gozdesi ...

kucuk kizin uzunca suredir hazirlandigi guzellik yari$masina gitmek icin eski Volkswagen minibusun sarisidir ilk dikkat ceken...

yol boyunca neler olur, kim olur kim kalir, suskunluklar nasil bozulur...

dramadir aslinda komik olan, tam aglayacagim derken guldurur...

niki'nin ses etmeden payla$imiyla ciktin kar$ima.
gece gece, uyku kacirmak zorundaymi$ gibi...

2006 yapimi little miss sunshine ost'inda yer aliyormu$. elimde olmayan filmlerdenmi$. en kisa zamanda edinmek uzere kendi kendime soz verirken playlistte tek ba$ina calmaya ba$ladi devotchka

you already know... avazin ciktigi kadar bagir, bagir ki duysunlar sesini...
neden deme...

hold your grandmother's bible to your breast.
gonna put it to the test.
you want it to be blessed.
and in your heart,
you know it to be true,
you know what you gotta do.
they all depend on you.
and you already know.
yeah, you already know how this will end.

there is no escape,
from the slave-catchers' songs.
for all of the loved ones gone.
forever's not so long.
and in your soul,
they poked a million holes.
but you never let them show.
c'mon it's time to go.

and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.

now you've seen his face.
and you know that there's a place,
in the sun,
for all that you've done,
for you and your children.
no longer shall you need.
you always wanted to believe,
just ask and you'll receive,
beyond your wildest dreams.

and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.

you already know (you already know)
you already know (you already know)
you already...
love will end.


e$lik etmek ister misin?

1 sana 1 de bana

babazula mirildaniyor bir zamandir yaniba$imda.
gri renkli bir pazar ogleden sonrasi...
bulutlarin uzerinde etekleri savrulan bir kiz geliyor aklima... du$tu du$ecek umutlari...



bulutlarin ustunden
biraktim ben kendimi
sonunu du$unmeden
duygular sarinca beni
gizlice tuttum elini

sufer'in duyupta cok sevdigini ke$fetmem, hic $a$irtmadi beni.

domino



mideye indirilen bir yumruk gibidir film.bir cumartesi ak$ami evde ne izlenir ki diye dolanirken gozume takilanlardandir domino.

domino harveyin anisina yapilmi$tir aslinda. ilginc bir hikaye, surukleyici bir kurgu ve izlendikce kendine ceken bir cekim tarzi vardir.
sevilmi$tir aslinda...
lucy ablanin katkisi, mickey'in ha$in baki$lari ve edgar abinin tarzi yarmi$tir... keira'yi ba$ taci yapip.

filmi ar$ivimizde en mustesna ko$eye ayirmaktan ba$ka gece gece bir$ey gelmiyor icimden :)

Trailer'dan ote spoiler iceren teaser icin



Malezya topraklarinda yeni bir tarti$ma gundemi me$gul ediyor. Sokaklarda el ele tutu$manin yasaklanmasi isteniyor. Turkiye'm Malezya'ya doner mi, donmez mi sorularinin kulagimizda cinladigi $u gunlerde ilginc bir konu olarak kar$imiza cikiyor.

Türkiye Malezya olur mu?” tartışmasıyla uzun süre ülkemizde tartışılan Malezya’da Müslümanlara uygulanan el ele tutuşma yasağının gayrimüslimleri de kapsaması tartışılıyor. Şeriat hukukçuları yasağın genişlemesini savunuyor.

haberin devami icin ise buradan buyrun

Bu tarti$malar bizi bizden aliyor diye du$unup, ulkemde bu tip durumlarin esamesi olmaz diye du$unuyorsaniz yakin zaman icinde kar$imiza cikan bir ornek ile durumu ozetleyelim...

Yıldız Parkı’nda ’mahalle baskısı’... Çadır Köşk’te birbirine sarılan 10 yıllık evli Akyol çifti, bu yüzden servis yapılmadığını ve mekandan atıldıklarını iddia etti. Gerekçe ise şoke edici: “Burası aile yeri, sarılmak, el ele tutuşmak yasak!”

abartiyorsunuz yok daha neler demeden hemen once

korkuyor muyuz?
yok canim daha neler, guldurmeyin beni...

Aylik 7,5 YTL sabit ucret odeyip, ev alaniniz olarak belirlediginiz bolgede yurt ici tum sabit hatlari aramanin bedeli 5YKR

Sabit telefonu kicimiza sokmak icin guzel bi haber



Klasik bir tezgahtar diyalogudur.

- cok yaki$ti beyefendi
- sanki kuma$i biraz yakar gibi
- yok efendim "aynisindan ben de kullaniyorum", butun gun uzerimde bakin nasil tiril tiril.
du$unce bulutu => "ne tiril tirili lan...."


sanki satan arkada$ kuma$ uzmani, yada degerlendirme kriteri veya otorite... onun verdigi karar, deneyimlerinin otesinde bir bilincle veriliyor...

bunu diyenlere; "... bir cay koy demek" gerekiyor



* Stultum facit Fortuna quem vult perdere.
When Fortune wishes to ruin a man she makes him a fool.
Publilius Syrus, translation from Benham's Book of Quotations.

And also (in Greek):

* When a divinity would work evil to a man, first he deprives him of his senses.
Euripides, fragment. Translation from Benham's Book of Quotations.


kaynakca

jay-jay johanson mirilandaniyor, sabahin ilk saatlerinden beri kulagimda. Cok sevebilecegim her $arkiyi sandiklarindan cikartip bulan, avuclarimin icerisine koyan sufer insan icin soyluyor...

autumn is here inside my heart
when there's springtime in the air
loneliness is tearing me apart
being lost makes me scared
i keep on asking the gods above to send my love back to me
oh please let these days and weeks
pass by so quickly
nobody suffers like i do
nobody else, oh no
nobody suffers like i do
nobody else but you
you had to leave, i know
and we knew it would be tough
you said you would be back soon
soon is not soon enough
through this waiting in vain
all this darkness and pain
i've been crying for you, now i'm dying
when this test is at the end
i hope you'll understand
that you're all that i've got
oh darling