ikibindokuz bana bir suru sey katti, goturdugu onca seye ragmen...
ben kimim
Raistlin aka Erkin Korkmaz
unicef
- $iir (20)
- ben (38)
- ben ve sen (24)
- bilemedim (17)
- dost (3)
- duduk makarnasi (4)
- edebiyat (1)
- es (2)
- filmcik (45)
- fotograf (4)
- gazete zikkimlari (22)
- gezenti (7)
- haberler (18)
- icmek (1)
- kitaplik (4)
- maymunluk (33)
- muzik kutusu (32)
- o (26)
- oyuncak (1)
- sahne san'artlari (2)
- san'art (2)
- sen (27)
- sosyal sorumluluk (1)
- tarih (1)
- teknolojik (13)
- yemek yemek (12)
normal bir sekilde akip geciyor zannedersin zamani...

genelde ingilizlerin dedigi gibi tough "sert" gozuken bir adamim. direncli olurum, ayakta dururum, sakin kalirim, yol gosteririm...
Erken bir yeni yil hediyesi aldim kendime. Daha once Guitar Hero'yu piyasaya suren oyun sirketine ait bir oyun. 2 farkli satin alma secenegi bulunuyor. ilk secenek standard turntable ve oyun icerirken renegade surumunde ayni turntable'in farkli renklendirilmisi kendisi icin hazirlanmis metal kutusu icerisinde geliyor. Ayirca paket icerisinde sticker ve jay-z eminem sarkilarindan olusan bir album bulunuyor.
Henuz yuzunu gormedigim iki kisi var. bu ikiliyle dun tanismis gibi hissetsem bile birbirlerine olan dostluklari, arkadasliklari, sevgileri sayesinde yillardir yanlarindaymis gibi hissediyorum. Az sayida insanin bu mutluluga dahil olmasini istediklerinde, onlarin yaninda olabildigim icin cok mutluyum. Seviye ve Cihan ikilisi, birlikte ya$lanin, bir omru payla$ip hic ayri kalmayin, kalbinizde asla bir kiriklik olmadan uyuyun ve daha cok sevin birbirinizi.
Bu arada unutmadan cok sevdigim su cumleyi kurmak istedim, “Cihan seni cok seviye”.
Kac sene oldu sizinle tanisali hatirlamiyorum. Henuz birbirinizi tanimiyorken ikinizi ayri ayri taniyor olmak mi, ikiniz birbirinizi buldugunda daha cok mutlu olmak mi, yoksa evlenmenizmiydi beni en cok sevindiren bilmiyorum.
Aptalca bir sebepten gelemedigim dugununuzun tum fotograflarina ozene bezene bakmistim, hatirliyorum gelinligi, damatligini fotograflardan.
Kac sene oldu sayamadim ben, saymiyorumda zaten. Cankiz, Roda’yla olsun, Roda Cankiz’la. yeterde artar bana.
Nice mutlu senelere dunyanin en guzel ikilisi… Mutlulugunuz daim olsun…
seni ozledim yine. tipki bugun gibi, dun gibi, yarin gibi.
uzun yillardir cekmekte oldugum migren agrisina yaklasik iki ay once baslayan yepisyeni bir agri eslik etmeye baslamisti. cekilen Beyin MR'i, yapilan onlarca tahlilden sonra agrinin nevraljik agri olduguna kanaat getirildi.

Hatirliyorum; elini uzattin, dedin ve gittin. Gozden kayboluncaya kadar baktim arkandan, sonra kapiyi kapattim, bir baska kapi acildi yalnizliga. Yuruyemiyordum, oturamiyordum. Yattim, uyuyamadim. Sanki yercekiminden kurtulmustum, bosluktaydim, agirligim kalmamisti. Elimde, tam nabzimin uzerinde bir saat isliyordu her seyden habersiz. Cikardim, duvara carptim, parcalandi ve durdu. Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan. Yoksa zaman ilerliyordu..U.Y.O.
Etekli iktidar kitabindan tanidigimiz Sinan Akyuz'un yazdigi bir kitap "bana sirtini donme". kadin erkek iliskisini, celiskisini, mutlulugunu, mutsuzlugunu, aldanisini, aldatisini, seytani, melegi anlatiyor...
ayrilik diye bir sey yok. Bu bizim yalanimiz. Sevmek var aslinda, ozlemek var, beklemek var. simdi nerdesin? ne yapiyorsun? gunes coktan dogdu. uyanmis olmalisn. saclarini tararken beni hatırladin, degil mi? oyleyse ayrılmadik. sadece ozlemliyiz ve bekliyoruz. zamani hatirlatan herseyden nefret ediyorum. once beklemekten. omur boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. ikiside kotu, ikisi de hazin tarafi yasantimizin.
dr house, olarak taninan house md'nin yildizi her zaman "everyboy lies" der... haklidir her zaman... insan yalan soyler; kendisine, annesine, karisina, patronuna, arkadasina, tanidigi kadina, komsusuna, bakkalina, taksi soforune, davulcusuna, tanimadigi adama...
- Cameron: "What is it, everybody lies, except for schizophrenics and their children?"
- Wilson: "Everybody lies except politicians? House, I do believe you're a romantic. You just didn't believe him, you believed in him."
- Cameron (when House believes Stacy over her husband, the patient): "What happened to everybody lies?
- Cuddy: "So, everybody lies except convicted murderers?
dikkatsiz basinimizin gozunden kacan yilmaz ozdil'in gozunden kacmamis...
Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.
Akılda tutması zor bir cümle.
*
İnsan hafızası özürlüdür çünkü.
*
Bakın “görülmemiş afet” diyorlar.
Görüldü halbuki.
Hem de “görülmemiş” diyen basınımızın burnunun dibinde...
Basın Ekspres Yolu’nda görüldü.
*
Aynı yer, aynı dere.
1995’ti sene.
*
Kimdi belediye başkanı?
Şimdiki Başbakan.
Kimdi İSKİ müdürü?
Şimdiki Çevre Bakanı.
Asfaltta kayıkla geziyoruz...
Kimdi kayık müdürü o günkü?
Ulaştırma Bakanı bugünkü.
*
15 senedir İstanbul’u...
7 senedir ülkeyi yönetiyorlar.
Depremde, evden çık!
Karda, evden çıkma!
Yağmurda, üst kata çık!
Gözleri var görmezler, diyor ya...
Görülemiyor hâlâ.
*
8 artı 2 şehide gelince...
O görülmemiş değil.
Sıradan.
O nedenle birinci sayfalarda pek “görülmez” basınımız tarafından.
gectigimiz yollari ariyor gozum yine,
sanirim sehir uzakta kaliyor.
ellerimi uzatsam tutmak isterim gunu
ama gunes her gece tepemde doguyor
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor beklesemde.
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor.
yaz kokusu duyardim kisin ortasında bile,
uzun cumleler kurardim konusurken.
eski filmlerde kaldi boyle sozler,
ama simdi filmler bile eskimiyor.
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor beklesemde.
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor...firat tani$'a ait sozler...
yaklasik on gundur manasiz bir dis agrisi ile bogusuyordum. bir sag ust, bir sol ust taraf agriyordu. hafta sonu tatilimi rezil ettikten sonra, pazartesi gozumu hastanede actim. yapilan muayeneler ve cekilen filmlerden sonra herhangi bir curuk olmadigi anlasildi. manasiz bir sekilde doktorun yuzune bakinca bunun, geceleri uyurken kendini kasmamdan, dislerimi slkmamdan kaynakladigi bilgisini ogreniverdim...
ayrica bu yaptiklarim dis etlerimede zarar vermis, bugun aksam uzeri, gerekli muayene ve tedavinin ilk kismi dis eti cerrahi tarafindan yapildi. gecmez ise dis etlerindeki sorun bu defa daha buyuk bir operasyon yapilacakmis...
ayrica persembe gunu protez bolumune gidip gece uyurken takmak icin dalgametre yaptiracakmisim...
en guzeli, birakip bu isleri anti-depresana vurmak beyni :)
elinden dusmeyen fotograf makinana, gur kaslarina, durusuna, sozlerine, sacina, tenine hayran buyudum. ne yaparsan taklit etmek istedim, babasinin oglu desinler diye kucucuk fasulye halimle paraladim kendimi. bak, babasiyla oglu geliyor demeliydi herkes.
koskoca bir adamdin benim icin. elinden dusurmedigin kitabin, her sayfasini hatmettigin gazeten ki-ugruna seni oldurmeyi goze aldiklari- dinledigin muziklerin, bana ovuncle bakisindi kalbimi pirpir ettiren.
kimse anlamazdi sana olan hayranligimi, oglan anaya, kiz babaya derler ya. yalandi benim icin o soz. ben senin oglundum sonucta.
hic inat etmezdim, ne dersen yapardim tum asiligime ragmen. hikaye anlatmazdin bana uyumadan once, gazete okur, kitap okurdun. senden ogrendim ben dunyaya nasil bakmam gerektigini, kimin dost, kimin hain oldugunu. sayende biliyorum tum sairleri, edebi romanlari. sayende biliyorum oniki eylul'un ne oldugunu, askeri, tanki, tufegi... en iyi oyun arkadasim, canim, hayatimin isigiydin.
okumayi sana inat ogrendim televizyondan, televizyonu acmami yasaklamistin oysa sen. iyiligim icindi, ama asiydim, oglundum. kucagimda defterim, senin kursun kalemlerinle yazdim, cizdim, okudum herseyi. kucuk bir fasulyeydim aslinda, ilkokula basladim. okumayi bildigim halde atlattirmadan beni sinif, ezilmesin oglun diye...
karnemi almaya yakin kotu oldun, ankara'ya gittin evimizden. ameliyat olacagim dedin, bilmiyordum ne demeye calistigini... karnemi aldigim gun karini, anami alip yanina kostum... cocuktum ben, hizli kosamadim, yetisemedim sen giderken.
goremedin her tarafi pekiyilerle dolu karnemi, oldu baban diyemediler bana, gun oldu devran dondu. ev kalabalik oldu. anlayamiyordum, karnem vardi elimde, sana gosterecektim. oglunun basarisini gor istiyordum, tek dilegim buydu.
baban oldu dediler, bak bu kutunun icinde dediler...
inanmadim, inanamadim. yalan soyluyorsunuz, karnemi gorecek, beni opecek, koklayacak diye ciglik attim... sarildilar bana. biliyordum fasulye kadar boyumla, olmenin ne oldugunu, geri gelmeyecegini, artik sensiz oldugumu.
yoktun artik, oglun sensiz. sen oglunsuzdun...
benim babam olmustu, sana isminle hitap edemeyecektim, ellerime tutusturdugun fotograf makinanla birsey cekemeyecektim, bak bunlari okudum sen gelene kadar diyemeyecektim, kokundan uzak, fikrinden uzak, sesine hasret bir cocuk biraktin giderken.
bu yuzden her fotograf cekerken yasadigim durgunluk, bu yuzden nefretim ankara'ya, bu yuzden inancim yok dunyaya, bu yuzden yalan tum sevgiler...
sen varken tamdim, yoklugunla hep yarim yasadim, yasiyorum ve yasayacagim
ne demis cemal sureyya;
sizin hic babaniz oldu mu?
benim bir kere oldu kor oldum
yikadilar aldilar goturduler
babamdan ummazdim bunu kor oldum
siz hic hamama gittiniz mi?
ben gittim lambanin biri sondu
gozumun biri sondu kor oldum
tepede bir gokyuzu vardi yuvarlak
soylelemesine maviydi kor oldum
taslara gelince hamam taslarina
taslar piril pirildi ayna gibiydi
taslarda yuzumun yarisini gordum
bir sey gibiydi bir sey gibi kotu
yuzumden ummazdim bunu kor oldum
siz hic sabunluyken agladiniz mi?
microsoft ve bill gates'in ortak yuruttugu bir projenin ismi tuva. ozel bir takim egitim materyallerinin satin alinmasi ve halkin ilgi ve bilgisine acilmasini konu aliyor. en guzel orneklerinden bir tanesi 1964 yilinda cornell universitesi'nde unlu fizikci richard feynman
in verdigi derstir...
browser secen egitim, silverlight yuklu sistemlerde internet explorer ve firefox ile calisiyor. sistem uzerinde, istendiginde notlar alinabiliyor, ek bilgilere ulasilabiliyor, konuyla ilgili ek linklere ulasilabiliyor.
bu guzel calisma icin sonsuz tesekkurler...
project tuva'ya eri$im linki;
http://research.microsoft.com/apps/tools/tuva/
Baskette hatri sayilir bir semte oturuyorum. bugun gec bir saatte eve donerken yolun tikali oldugunu fark edip, yurumeye basladim. tikanikligin normal birseyden dolayi olmadigini, birden cok polis arabasinin ve ambulansin isiklarini gorunce anladim. olay sehrin en islek caddesinde, karsisinda iki adet buyuk!!! kafenin oldugu kaldirimin kenarinda gerceklesmis. cop toplayan 70 yaslarinda bir adami, bir araba dolusu neidugu belirsiz olduresiye dovmus. asfalt kan kirmizi. hic kimse dovulen adama yardim etmemis. nedense kimse olayi gormemis!!!. adamin cop toplamasi, onun parasiz olmasi, onun fakir olmasindan dolayi kimse ilismemis. sokak sakinlerinden birinin apartmanin balkonundan yardim istemesiyle insanlar duymus... caddenin orta yerinde olduresiye dovulen bir adam oldugunu, insanlarin gozu onunde olan bir durumu....
oysa o kafelere son model otomobilleriyle, sonsuz imkanlariyla gelen kisilerden biri olsaydi el kaldirilan, eminim herkes gorurdu o elin vurulmadan once kalktigini. birden cok insan atlardi.
kimsenin kafasinda sirtinda kirilmazdi sopalar, kan kirmizi olmazdi gecenin siyahinda asfalt... sokagimi, semtimi, sehrimi, yasadigim cografyayi severken eskiden.... eskiden iste...
aradan yillar gecmis, ayrilmisiz, unutmusuz aramizda gecen herseyi. eskiden zor aninda, mutlulugunda, agladiginda, guldugunde yanibasinda olan adam artik yok... ayri dunyalarimiz var, benimkin de sen yoksun, seninkinde de ben...
arkadas degiliz, sevgili degiliz. iki yabanciyiz artik birbirimize...
ozetle arama iste...
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin beni dovmene musaade edecegim. Bir gozumu de cikartabilirsin. Yalniz, kemik kirma konusunda kararsizim. Kemiklerim bana lazim
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin evi yakabilirsin. Yangin, mahalleye yayilmadan kacmayi basarabilirsek, sana o istedigin uyduyu alacagim.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin icip icip dagitabilirsin. Ama kustugun kuvette kusmugunla yikanmam icin israr etmeyeceksin.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin ickine buz yerine eskimo da atabilirsin.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Diledigin kadar bagirarak sarki da soylebilirsin. Butun apartmani silah zoruyla koroya almamak sartiyla.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Caninin cektigi yemegi de pisirebilirsin bana. Yalvaririm, baharat olarak kepeklerini kullanma!
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Cilginlar gibi sevisebiliriz de. Ancak seyretmeleri icin aileni cagirmaman kosuluyla. ( Bilet kesmen de cabasi! )
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Gribal enfeksiyonumuz esnasinda ayni kâgit mendili, ayni ilaclari ve ayni doktor tacizini kullanacagiz.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ev sahibine kira karsiliginda sumuk koleksiyonunu, bakkaldaki veresiye karsiliginda dolmus elektrik supurgesi torbalarini, telefon borcu karsiliginda kafaderini, diger faturalar karsiliginda ise istikbalini elden cikartabilirsin! Benim kirli ic camasiri portfoyume dokunma sakin!
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: İdrar ve kan tahlilleri icin, opustugumuz agizlarimizi kullanacagiz. Evimize misafirlige gelen en yakin arkadasimi dograyip legen yapmana da kizmayacagim. Ama eski sevgilimi camasir makinesinde yikama fikrine siddetle karsiyim.
Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Beni hecelerime ayiracaksin.
Sana soz veriyorum, bu gece hersey cok farkli olacak: Maca iyi hazirlandim.
Sana soz veriyorum, bu gece hersey cok farkli olacak: Asiri pozitifim; butun her yer A-Rh(+), dekoratif bir renkle senlenecek. Bicaklari, makaslari, torpuleri ve salata kepcelerini bileylettim.
Bugun seninle yildonumumuz sevgilim! Soktugum bir ayak tirnagimi armagan edecegim sana ve senden alt dudagini kesip, bana armagan etmeni bekleyecegim. Mutlu yillar sevgilim!. Az once kotu vurmus olabilirim, evet!. Ona kadar sayiyorum simdi ve kalkmazsan eger kendime yeni bir sevgili bulmak icin gardiyana seslenecegim:
-"Heey! Gorusme bitti!. Bir geceligine sevgilim benim yerime delirebilir mi?!"
maybe it's a habit
maybe it's a sin
but i find out
when i try it on
it crawls beneath my skin
once it gets inside me
it won't go
i close my eyes and see you
better than before
then i feel you touch me
and it's 1984
i know what you will say
before you start
kelli felli bi$iy olmu$um...
bu ne ensedir allam yareppim** :)
** firat'ca
2009 yilinda gosterime giren film Hongkong-Cin'de geciyor. Ilginc yetilerle dolu insanlarin konu edildigi filme unluler gecidi demek haksizlik olur. Oldukca yuksek iddiasi olan bir film degil ancak surukleyici yapisi ve zirt pirt cikan surprizler ile ilgiyi yuksek tutmayi basariyor.
Heroes, 4400 vs gibi dizilerden bildigimiz insanustu yetenekler filmin temelini ve konusunun tumunu olu$turuyor. hafiza silenler, takip edenler, iz surenler, telekinetik yetenekleri olanlar, kahinler, du$unce okuyup degi$tirebilenler filme konu bir takim yetenekler...
Kimi zaman kucuk bir cocugun pe$inde buram buram cin yemegi kokan sokaklarda ko$u$turmaca, kimi zaman minimalist do$enmi$ otel odasinda saklanmaca ve yillar oncesine dayanan delideh$et bir plan... yine amerikan hukumetinin geli$tirdigi bir serum ve ona kar$i yurutulen sava$...
vakit gecirmek, uzakdogu'ya yakin olmak, yaz tatiline giren heroes'in ozlemini dindirmek isteyenlere ilac gibi gelecek...
- Nick?
- Take an umbrella
- It's gonna rain
-You be careful' too
Kira, nick ve cassie ile iyi seyirler...
Cogu insanin bilmedigi, bilen azinligin ise Kill Bill ile ogrendigi leziz $arki...
Nancy Sinatra - Bang Bang
Yükleyen gippo. - Explore more music videos.
I was five and he was six. We rode on horses made of sticks. He wore black and I wore white. He would always win the fight Bang bang, he shot me down Bang bang, I hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, my baby shot me down. Seasons came and changed the time And I grew up, I called him mine He would always laugh and say "Remember when we used to play?" Bang bang, I shot you down Bang bang, you hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, I used to shoot you down. Music played and people say Just for me the churchbell rang Now he's gone, I don't know why And till this day, sometimes I cry He didn't even say goodbye He didn't take the time to lie. Bang bang, he shot me down Bang bang, I hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, my baby shot me down
Bir bahar sabahi serinliginde ellerim...
"ellerim üşürdü, üşürdüm.
tanıdık bir adam sesine karışırdı hüzünlerim.
kapanan bir kapı sesine kilitlenirdim.
duvar duvar karanlık büyürdü içimde yollar,
ne bir köşe başı, ne bir viraj ne dur ne durak
adımlarım soluklarını arardı kayıp yollarda
sonra, bir kadın çığlığı kayardı yıldız yıldız.
önce ilk bahar defnedilirdi karınca ayazında
sonra bir pervane yanardı.
gözlerimin sırılsıklam aydınlığında
kanatlarına işlerdi yaşanmamış bir yaz kelebeklerin.
sonbahar geçerdi, kar yağardı.
ellerim üşürdü üşürdüm
ve şubatla biterdi bir masalın son cümlesi
seni düşünürdüm.."
ali ulurasba
Bilindiği gibi, doğa'da çok çeşitli hayvanlar balık avlayarak karınlarını doyururlar. Ayılar, tilkiler, kediler,kuşlar vs vs.
Balık, yenilip mideye inince etrafına bakarmış ve eğer mide'de rakı yok ise 30 saniye kadar beklermiş.
30 saniye sonunda hala rakı gelmemiş ise kendi kendine sorarmış; Beni hangi hayvan yedi acaba?