ikibindokuz neden iyi gecti?

ikibindokuz bana bir suru sey katti, goturdugu onca seye ragmen...


kimi zaman kahkahalarla gulduren, kimi zaman solugum kesilene kadar aglatan haberler aldim...

insanlar gordum, arkadaslarim oldugunu zannettiklerim oldu... kaybettigim arkadasliklarim boldu...

abuk sabuk saglik problemlerim oldu. bir kismi gecti, bir kismi yapisip kaldi. saglik olsun dedim...

milyonlarca dolarlik ihalelerin alinmasinda minicik rollerim oldu, sirketimize azicikta olsa para kazandirabildim...

yeni ulkeler, yeni sehirler gordum. tatmadigim bir suru yemegi, icecegi denedim...

ama bir suru guzellik kazandim ikibindokuz'da. en guzeli sevgilimdi , sonra bir suru tanidigim, arkadasim oldu friendfeed'den. guzel haberler aldim- nisanlananlar, dogum gunlerine sahitliklerim, cocuk bekleyenler oldu-

ziya'ya biraz faydam dokunduysa bu yil en cok ona sevindim...

ikibindokuz boyle gecti. kimi zaman iyi, kimi zaman ortalama, kimi zaman kotu... onumuzdeki senenin ne getirecegini hep birlikte gorecegiz... sunun surasinda 25 saat kaldi...

ruya

normal bir sekilde akip geciyor zannedersin zamani...


etrafinda yer alan az sayidaki "yakin"ninin verdigi "destek"le hersey yolunda diye dusunursun, guvenirsin arandaki onca yillik hukuka. kimi zaman agzina fermuar cekmez en sakli sirlarini paylasirsin, kimi zaman oturur guler eglenirsin. alismissindir arkadan vurulmaya, yaralanmaya, kandirilmaya ama yok bu defa oyle degildir diye dusunursun.

oysa yakin bildiklerin farkedemeyecegin kadar ince ama ucunda zehiri olan kilicini saplamaya baslamistir. kulaginda dostani sozcukler, gozunde bir perde vardir. fark etmezsin sinsice ilerleyen kilicin icini parcalayisini, damarlarina karisan zehri... oysa sen, o'na guvenip, gozun kapali yururken yolunda hendegi kazmistir seni "uyandirmadan". fark etmez devam edersin yoluna, kulaginda dostani sozcukler, yaninda olan destegi varsayarken...


bir anda dusmeye baslarsin kazilan cukura. o an fark edersin gozunun kapali oldugunu, bogrunde acilan kilic yarasindan sizan kani. gozunu acmaya calisirsin, ciglik atmaya cabalarsin. tam yere carpacagin sirada uyanirsin sicak yataginin icinde.

once afallar, kontrol edersin kanayan yarani. sonra "oh be ruyaymis" dersin.

kimse seni arkandan vurmamistir, kimse seni kandirmamistir, kimse sana tuzak kurmamistir. hafifce gerinip cikarsin sicak yatagindan, buz gibi gercek dunyaya karisirsin sessiz sedasiz.

neyse ki ruyaymis, ya gercek olsaydi...

guclu olmak, olmamak

genelde ingilizlerin dedigi gibi tough "sert" gozuken bir adamim. direncli olurum, ayakta dururum, sakin kalirim, yol gosteririm...


bugun oyle olamiyorum.

ufak bir sikayet icin gittigim doktordan bir suru soru isaretiyle dondum. ne oldugunu bilmedigim birseyler soyleyen doktorun kafami karistirmasi yetti. artmasi icin gerekli tahlilleri yarin yaptirmayi planliyorum.

belki manasiz yere sevdiklerimi beni sevenleri uzuyorum ama, bugun guclu gozukmek istemiyorum. belki hic guclu olmadim...

dj hero


Erken bir yeni yil hediyesi aldim kendime. Daha once Guitar Hero'yu piyasaya suren oyun sirketine ait bir oyun. 2 farkli satin alma secenegi bulunuyor. ilk secenek standard turntable ve oyun icerirken renegade surumunde ayni turntable'in farkli renklendirilmisi kendisi icin hazirlanmis metal kutusu icerisinde geliyor. Ayirca paket icerisinde sticker ve jay-z eminem sarkilarindan olusan bir album bulunuyor.


Ben standart surumunu satin aldim. Oyun daha once guitar hero oynayanlar icin oldukca kolay alisilabilen bir yapiya sahip. Hassas bir turntable ve tuslardan olusuyor. Baslangic asamasinda tum egitimleri tamamlayip easy modda oynanabiliyor. Ilk gun icin oldukca yorucu oldu. Ancak satin almadan once farkina varmadigim bir guzelligi gecenin ilerleyen saatlerinde kesfettim, guitar hero gitariniz varsa belirli sarkilari ayni anda iki kisi calabiliyorsunuz. Pek tabi ayni anda iki turntable'da kullanilabiliyor.

Eglencelik bir urun, satin alinmasini siddetle oneriyorum :)

EOZIZI: bir ask hikayesi

Henuz yuzunu gormedigim iki kisi var. bu ikiliyle dun tanismis gibi hissetsem bile birbirlerine olan dostluklari, arkadasliklari, sevgileri sayesinde yillardir yanlarindaymis gibi hissediyorum. Az sayida insanin bu mutluluga dahil olmasini istediklerinde, onlarin yaninda olabildigim icin cok mutluyum. Seviye ve Cihan ikilisi, birlikte ya$lanin, bir omru payla$ip hic ayri kalmayin, kalbinizde asla bir kiriklik olmadan uyuyun ve daha cok sevin birbirinizi.

Bu arada unutmadan cok sevdigim su cumleyi kurmak istedim, “Cihan seni cok seviye”.

Kac sene oldu sizinle tanisali hatirlamiyorum. Henuz birbirinizi tanimiyorken ikinizi ayri ayri taniyor olmak mi, ikiniz birbirinizi buldugunda daha cok mutlu olmak mi, yoksa evlenmenizmiydi beni en cok sevindiren bilmiyorum.

Aptalca bir sebepten gelemedigim dugununuzun tum fotograflarina ozene bezene bakmistim, hatirliyorum gelinligi, damatligini fotograflardan.

Kac sene oldu sayamadim ben, saymiyorumda zaten. Cankiz, Roda’yla olsun, Roda Cankiz’la. yeterde artar bana.

Nice mutlu senelere dunyanin en guzel ikilisi… Mutlulugunuz daim olsun…

paris

Sevgin olmasaydi degersiz bir cam parcasiydim.
Sevginle bir aynayim simdi. Bana bakanlar bastanbasa
seni gorecekler icimde
Bir zincirin iki halkasiyiz seninle anliyor musun?
Ayni kadehte karismis iki ickiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.

ozledim

seni ozledim yine. tipki bugun gibi, dun gibi, yarin gibi.


yoksun yanimda. hatrina dolu bir shaker hazirladim. senin sevdiginden biraz daha sert oldu... icinde bolca votka, azicik meyve suyu kattim. aksamima katik edecegim, ozledigim'in sagligina kadeh kaldirip.

sevgiyle yudumlayacagim, dudaklarim uyusacak votkadan veya yoklugundan...

ozleyecegim her yudumda...


migren ve nevraljik agri

uzun yillardir cekmekte oldugum migren agrisina yaklasik iki ay once baslayan yepisyeni bir agri eslik etmeye baslamisti. cekilen Beyin MR'i, yapilan onlarca tahlilden sonra agrinin nevraljik agri olduguna kanaat getirildi.


neydi bu nevraljik agri dedikleri; nedeni bilinmeyen bir agri
oldugu icin tedavide edilemiyor. stressten uzak durmak, duzenli ve saglikli beslenmek, alkol, kafein gibi uyaranlardan bir miktar uzakta durmak genel oneriler icerisinde sayiliyor. pek tabi bu onerilerin hicbirinin bir fayda saglamasi muhtemel degil.

yaklasik 2 aydir lyrica isimli ilaci iciyorum gunde 2x75mg'lik doz agrilarimin azalmasina yardimci oldu. hatta bu sure icerisinde migren ataklarim neredeyse hic olmadi. mutlu mesuda yakin bir hayat surerken doktorum bu ilaci azaltmamiz gerektigine karar verdi. sabah dusuk doz, gece yuksek doz... iki gundur migren agrisi ve inceden baslayan nevraljik agrilarimla denemeye devam ediyorum.

bakalim ne zaman pes edecek agri veya ben ne zaman pes edecegim...


gozunden ben**


sadece sevmek yetmiyor,


paylasmak gerekiyor.
her dakikayi,
her saati,
her gunu

birlikte ama ayri ayri...

nefes alacak kadar cok mesafeli, soluksuz kalacak kadar yakin...

bir kalp atimi uzaginda,
kilometrelerce
mesafede...

kimi zaman can,
her zaman canan...

mutlulugumun
iki hecesi
ismin,
dudaklarima muhurlu...

**cektigim fotografinda gozundeyim ben...

10 kasim


on kasimin ne oldugunu ogrenmem, olumun anlamini bana ogrettikleri gune denk geliyor.

besbucuk yasindaki ilkokul ogrencisinin bunu anlamasi, kim oldugunu cok iyi bildigi ataturk'un yasamadigini ogrenmesidir bu.

onun oldugu saatte tum sehirde hayat duracak, sirenler otecek, gemiler duduklerini calacak ve bu sesler arasinda, evin bas kosesinde, sinifin duvarinda resmi bulunan onderin olumune sessizlik icinde saygi durulacak.

neden

hani olmemisti, kalbimizde yasiyordu.

degilmis oyle..

serin bir sonbahar gunu okulun bahcesinde ellerim iki yanima yapismis halde aklimdan gecenlerdi bunlar. tuylerim diken diken, sessizce aglayan kucuk cocuktum daha.

bana anlatilan, okudugum, anlamaya calistigim kisinin yasamadigini ogrendigimden mi, yoksa kahraman olarak belledigimiz kisilerinde insan olduklarini fark etmemden miydi akan gozyaslarim bilmiyorum.

en cok hatirladigimdi bu.

oysa hayatimda daha cok on kasim gunu olacakti ve ben ayni aciyi, ayni izdirabi yeniden hissedecektim.

buyudukce farkina vardim, her 10 kasimda neden mutsuzlastigimi.

onun eserinin geldigi hal mi beni bu kadar aglatan, yoksa sadece olmus olmasi mi, hala bilmiyorum.

erkek olmak...


erkek olmak,

sevdiklerini tek tek gomerken direncli olmak,
sirilsiklam topragi kazmak,
kazarken ellerini parcalamak,
eline, yuzune, pacana, ayakkabina toprak bulamak,
kazmayi vurdugunda karsina cikan kaya kadar sert olmak,
dedeni, babani, kedini, kopegini karakizil topragin altina koymak,
aglayamamak, aglamak, aglatmak,
her gomdugun seyde, kendinden cok parcalari birakmak,
mutsuzluguna bir centik daha atmak,
hayata kufretmek, lanet okumak demektir...


musmutlu yillara


hep sevdiklerinle olacagin, musmutlu, saglikli, en guzel fotograflari cekecegin, en birinci olacagin, her zaman ornek alinacagin, tonla sosyal projeye imza atacagin, etrafina mutluluk sacacagin, kalpleri pirpir ettirecegin nice mutlu yillara dogumgunu cocugu...

18'ini yeni doldurdun, resitsin artik :)

sana bir...


sana bir sir versem bunu saklayabilir misin?

tutabilirmisin kalbinde bu sirri?
evet mi?
peki o zaman ac kulaklarini iyice....
seni seviyorum

daha cok zaman


keske daha cok zamanim olsa senin icin, keske tum zamanlarim senin olsa... birlikteyken dursa dunya, akmasa zaman...

Hatirliyorum; elini uzattin, dedin ve gittin. Gozden kayboluncaya kadar baktim arkandan, sonra kapiyi kapattim, bir baska kapi acildi yalnizliga. Yuruyemiyordum, oturamiyordum. Yattim, uyuyamadim. Sanki yercekiminden kurtulmustum, bosluktaydim, agirligim kalmamisti. Elimde, tam nabzimin uzerinde bir saat isliyordu her seyden habersiz. Cikardim, duvara carptim, parcalandi ve durdu. Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan. Yoksa zaman ilerliyordu..

U.Y.O.

sevmek


telefonla konusurken kapatmak zorunda kalmak ama soyleyememek sana o sihirli cumleyi, ardindan gecen dakikalar boyunca sabirsizlanmak aramak icin yeniden...


tekrardan arayabildigim ilk anda soyledigim tek cumle....

meggy & itech






oyuncaklarima verilen yeni isimler...
yardimlari icin alev'e ve cankizo'ya cok tesekkurler :)






macbook pro'nun ismi meggy, telefonumun adi "itech"**
**aytek diye okunur. umut sarikayanin karakteridir kendisi :)

bana sirtini donme


Etekli iktidar kitabindan tanidigimiz Sinan Akyuz'un yazdigi bir kitap "bana sirtini donme". kadin erkek iliskisini, celiskisini, mutlulugunu, mutsuzlugunu, aldanisini, aldatisini, seytani, melegi anlatiyor...


okurken kimi zaman insan kendini buluyor, kimi zaman yok daha neler diyesi geliyor. ama hayat sonucta bu ben aldanacagim, sen aldatacaksin, ben uzulecegim, sen mutlu olacaksin... boyle olmazsa ne sen, sen olursun, ne de ben, ben olurum...

kitap icerisinden bir alinti; "eger yalniz kalmaktan cekiniyorsaniz, evlenmeyin" anton cehov

bir solukta okunan, iki saatte biten bir kitabi oneriyorum ozetle...


aklar


saclarima, sakallarima aklar dusmus... ya$lanan bir adamim artik.
aksakalli olunca belki daha bir kelli felli olurum.
ne dersin?

seni sevmek


her nefeste icime cekmek, mutlu olmak, istanbul'dan cok sevmek seni...

bir yudum


bir yudum kahve gibisin. ozledigim, burnumda tuten, bir omur boyu hatri olan...


cok noktam...

seni ya$iyorum ben

ellerin...


ayrilik diye bir sey yok. Bu bizim yalanimiz. Sevmek var aslinda, ozlemek var, beklemek var. simdi nerdesin? ne yapiyorsun? gunes coktan dogdu. uyanmis olmalisn. saclarini tararken beni hatırladin, degil mi? oyleyse ayrılmadik. sadece ozlemliyiz ve bekliyoruz. zamani hatirlatan herseyden nefret ediyorum. once beklemekten. omur boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. ikiside kotu, ikisi de hazin tarafi yasantimizin.

ozlemek


yola cikmak senin gokyuzunun altindan, koyu grilige dogru,

soluyamamak icine cektigin havayi,
yurudugun topraklara basamamak,
ama hep dusunmek seni...

ozlemek kokunu,
elini,
tenini,
tadini
sesini....

uyumak, uyanmak. ardindan sana kosmayi istemek yeniden...

sunsine....

everybody lies


dr house, olarak taninan house md'nin yildizi her zaman "everyboy lies" der... haklidir her zaman... insan yalan soyler; kendisine, annesine, karisina, patronuna, arkadasina, tanidigi kadina, komsusuna, bakkalina, taksi soforune, davulcusuna, tanimadigi adama...


gercekleri saklamak, dogruyu carpitmak, gizli kapakli isler cevirmek ve sonucunda bunlari insanlardan gizlemek... iste yalan...

diziden alinti olarak...
  • Cameron: "What is it, everybody lies, except for schizophrenics and their children?"
  • Wilson: "Everybody lies except politicians? House, I do believe you're a romantic. You just didn't believe him, you believed in him."
  • Cameron (when House believes Stacy over her husband, the patient): "What happened to everybody lies?
  • Cuddy: "So, everybody lies except convicted murderers?


dikkatsiz basinimizin gozunden kacan yilmaz ozdil'in gozunden kacmamis...

10 eylul 2009 tarihli hurriyet gazetesinde yer alan yazisindan alintidir...

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.

Akılda tutması zor bir cümle.


*

İnsan hafızası özürlüdür çünkü.

*

Bakın “görülmemiş afet” diyorlar.

Görüldü halbuki.

Hem de “görülmemiş” diyen basınımızın burnunun dibinde...

Basın Ekspres Yolu’nda görüldü.

*

Aynı yer, aynı dere.

1995’ti sene.

*

Kimdi belediye başkanı?

Şimdiki Başbakan.

Kimdi İSKİ müdürü?

Şimdiki Çevre Bakanı.

Asfaltta kayıkla geziyoruz...

Kimdi kayık müdürü o günkü?

Ulaştırma Bakanı bugünkü.

*

15 senedir İstanbul’u...

7 senedir ülkeyi yönetiyorlar.

Depremde, evden çık!

Karda, evden çıkma!

Yağmurda, üst kata çık!

Gözleri var görmezler, diyor ya...

Görülemiyor hâlâ.

*

8 artı 2 şehide gelince...

O görülmemiş değil.

Sıradan.

O nedenle birinci sayfalarda pek “görülmez” basınımız tarafından.

uzak


telefonda adini bulup ara secenegine bastiktan sonra telefonunu acincaya kadar gecen zaman veya bir login suresi kadar uzaksin aslinda bana... belki dibimdesin, belki cok uzakta.


kimin umurunda?

yani


gectigimiz yollari ariyor gozum yine,
sanirim sehir uzakta kaliyor.
ellerimi uzatsam tutmak isterim gunu
ama gunes her gece tepemde doguyor

yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor beklesemde.
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor.

yaz kokusu duyardim kisin ortasında bile,
uzun cumleler kurardim konusurken.
eski filmlerde kaldi boyle sozler,
ama simdi filmler bile eskimiyor.

yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor beklesemde.
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor...
firat tani$'a ait sozler...


ascii art


google guzelliklerinden biri daha...

dis agrisi


yaklasik on gundur manasiz bir dis agrisi ile bogusuyordum. bir sag ust, bir sol ust taraf agriyordu. hafta sonu tatilimi rezil ettikten sonra, pazartesi gozumu hastanede actim. yapilan muayeneler ve cekilen filmlerden sonra herhangi bir curuk olmadigi anlasildi. manasiz bir sekilde doktorun yuzune bakinca bunun, geceleri uyurken kendini kasmamdan, dislerimi slkmamdan kaynakladigi bilgisini ogreniverdim...

ayrica bu yaptiklarim dis etlerimede zarar vermis, bugun aksam uzeri, gerekli muayene ve tedavinin ilk kismi dis eti cerrahi tarafindan yapildi. gecmez ise dis etlerindeki sorun bu defa daha buyuk bir operasyon yapilacakmis...

ayrica persembe gunu protez bolumune gidip gece uyurken takmak icin dalgametre yaptiracakmisim...

en guzeli, birakip bu isleri anti-depresana vurmak beyni :)

mi...


iyi gunde ve kotu gunde, sahiplenmeden, kosulsuz, nedensiz, beklentisiz, degistirmeden, ehlilestirmeden, hatta kendine ragmen, insan sevebilir mi birini?

onyedi agustos


unutma, unutturma. sucluyu, masumu, katili, peskes cekeni, izin vereni, izin vermeyeni, gocuk altinda kalani, yasamaya calisani, firsatciyi, firsatsizi, oleni, oldureni, insanligini, zalimligini...

unutma, unutturma...

sizin hic babaniz oldu mu?


gozumu actigimda seni gordum. adinla seslindim hep sana. asiydim cunku, oglundum...

elinden dusmeyen fotograf makinana, gur kaslarina, durusuna, sozlerine, sacina, tenine hayran buyudum. ne yaparsan taklit etmek istedim, babasinin oglu desinler diye kucucuk fasulye halimle paraladim kendimi. bak, babasiyla oglu geliyor demeliydi herkes.

koskoca bir adamdin benim icin. elinden dusurmedigin kitabin, her sayfasini hatmettigin gazeten ki-ugruna seni oldurmeyi goze aldiklari- dinledigin muziklerin, bana ovuncle bakisindi kalbimi pirpir ettiren.

kimse anlamazdi sana olan hayranligimi, oglan anaya, kiz babaya derler ya. yalandi benim icin o soz. ben senin oglundum sonucta.

hic inat etmezdim, ne dersen yapardim tum asiligime ragmen. hikaye anlatmazdin bana uyumadan once, gazete okur, kitap okurdun. senden ogrendim ben dunyaya nasil bakmam gerektigini, kimin dost, kimin hain oldugunu. sayende biliyorum tum sairleri, edebi romanlari. sayende biliyorum oniki eylul'un ne oldugunu, askeri, tanki, tufegi... en iyi oyun arkadasim, canim, hayatimin isigiydin.

okumayi sana inat ogrendim televizyondan, televizyonu acmami yasaklamistin oysa sen. iyiligim icindi, ama asiydim, oglundum. kucagimda defterim, senin kursun kalemlerinle yazdim, cizdim, okudum herseyi. kucuk bir fasulyeydim aslinda, ilkokula basladim. okumayi bildigim halde atlattirmadan beni sinif, ezilmesin oglun diye...

karnemi almaya yakin kotu oldun, ankara'ya gittin evimizden. ameliyat olacagim dedin, bilmiyordum ne demeye calistigini... karnemi aldigim gun karini, anami alip yanina kostum... cocuktum ben, hizli kosamadim, yetisemedim sen giderken.

goremedin her tarafi pekiyilerle dolu karnemi, oldu baban diyemediler bana, gun oldu devran dondu. ev kalabalik oldu. anlayamiyordum, karnem vardi elimde, sana gosterecektim. oglunun basarisini gor istiyordum, tek dilegim buydu.

baban oldu dediler, bak bu kutunun icinde dediler...

inanmadim, inanamadim. yalan soyluyorsunuz, karnemi gorecek, beni opecek, koklayacak diye ciglik attim... sarildilar bana. biliyordum fasulye kadar boyumla, olmenin ne oldugunu, geri gelmeyecegini, artik sensiz oldugumu.

yoktun artik, oglun sensiz. sen oglunsuzdun...

benim babam olmustu, sana isminle hitap edemeyecektim, ellerime tutusturdugun fotograf makinanla birsey cekemeyecektim, bak bunlari okudum sen gelene kadar diyemeyecektim, kokundan uzak, fikrinden uzak, sesine hasret bir cocuk biraktin giderken.

bu yuzden her fotograf cekerken yasadigim durgunluk, bu yuzden nefretim ankara'ya, bu yuzden inancim yok dunyaya, bu yuzden yalan tum sevgiler...

sen varken tamdim, yoklugunla hep yarim yasadim, yasiyorum ve yasayacagim

ne demis cemal sureyya;

sizin hic babaniz oldu mu?
benim bir kere oldu kor oldum
yikadilar aldilar goturduler
babamdan ummazdim bunu kor oldum
siz hic hamama gittiniz mi?
ben gittim lambanin biri sondu
gozumun biri sondu kor oldum
tepede bir gokyuzu vardi yuvarlak
soylelemesine maviydi kor oldum
taslara gelince hamam taslarina
taslar piril pirildi ayna gibiydi
taslarda yuzumun yarisini gordum
bir sey gibiydi bir sey gibi kotu
yuzumden ummazdim bunu kor oldum
siz hic sabunluyken agladiniz mi?

Project Tuva


microsoft ve bill gates'in ortak yuruttugu bir projenin ismi tuva. ozel bir takim egitim materyallerinin satin alinmasi ve halkin ilgi ve bilgisine acilmasini konu aliyor. en guzel orneklerinden bir tanesi 1964 yilinda cornell universitesi'nde unlu fizikci richard feynman
in verdigi derstir...

browser secen egitim, silverlight yuklu sistemlerde internet explorer ve firefox ile calisiyor. sistem uzerinde, istendiginde notlar alinabiliyor, ek bilgilere ulasilabiliyor, konuyla ilgili ek linklere ulasilabiliyor.

bu guzel calisma icin sonsuz tesekkurler...

project tuva'ya eri$im linki;
http://research.microsoft.com/apps/tools/tuva/

insan olmaktan nefret etmek


Baskette hatri sayilir bir semte oturuyorum. bugun gec bir saatte eve donerken yolun tikali oldugunu fark edip, yurumeye basladim. tikanikligin normal birseyden dolayi olmadigini, birden cok polis arabasinin ve ambulansin isiklarini gorunce anladim. olay sehrin en islek caddesinde, karsisinda iki adet buyuk!!! kafenin oldugu kaldirimin kenarinda gerceklesmis. cop toplayan 70 yaslarinda bir adami, bir araba dolusu neidugu belirsiz olduresiye dovmus. asfalt kan kirmizi. hic kimse dovulen adama yardim etmemis. nedense kimse olayi gormemis!!!. adamin cop toplamasi, onun parasiz olmasi, onun fakir olmasindan dolayi kimse ilismemis. sokak sakinlerinden birinin apartmanin balkonundan yardim istemesiyle insanlar duymus... caddenin orta yerinde olduresiye dovulen bir adam oldugunu, insanlarin gozu onunde olan bir durumu....

oysa o kafelere son model otomobilleriyle, sonsuz imkanlariyla gelen kisilerden biri olsaydi el kaldirilan, eminim herkes gorurdu o elin vurulmadan once kalktigini. birden cok insan atlardi.

kimsenin kafasinda sirtinda kirilmazdi sopalar, kan kirmizi olmazdi gecenin siyahinda asfalt... sokagimi, semtimi, sehrimi, yasadigim cografyayi severken eskiden.... eskiden iste...

arama!


aradan yillar gecmis, ayrilmisiz, unutmusuz aramizda gecen herseyi. eskiden zor aninda, mutlulugunda, agladiginda, guldugunde yanibasinda olan adam artik yok... ayri dunyalarimiz var, benimkin de sen yoksun, seninkinde de ben...

arkadas degiliz, sevgili degiliz. iki yabanciyiz artik birbirimize...

ozetle arama iste...


Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin beni dovmene musaade edecegim. Bir gozumu de cikartabilirsin. Yalniz, kemik kirma konusunda kararsizim. Kemiklerim bana lazim

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin evi yakabilirsin. Yangin, mahalleye yayilmadan kacmayi basarabilirsek, sana o istedigin uyduyu alacagim.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin icip icip dagitabilirsin. Ama kustugun kuvette kusmugunla yikanmam icin israr etmeyeceksin.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ornegin ickine buz yerine eskimo da atabilirsin.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Diledigin kadar bagirarak sarki da soylebilirsin. Butun apartmani silah zoruyla koroya almamak sartiyla.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Caninin cektigi yemegi de pisirebilirsin bana. Yalvaririm, baharat olarak kepeklerini kullanma!

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Cilginlar gibi sevisebiliriz de. Ancak seyretmeleri icin aileni cagirmaman kosuluyla. ( Bilet kesmen de cabasi! )

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Gribal enfeksiyonumuz esnasinda ayni kâgit mendili, ayni ilaclari ve ayni doktor tacizini kullanacagiz.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Ev sahibine kira karsiliginda sumuk koleksiyonunu, bakkaldaki veresiye karsiliginda dolmus elektrik supurgesi torbalarini, telefon borcu karsiliginda kafaderini, diger faturalar karsiliginda ise istikbalini elden cikartabilirsin! Benim kirli ic camasiri portfoyume dokunma sakin!

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: İdrar ve kan tahlilleri icin, opustugumuz agizlarimizi kullanacagiz. Evimize misafirlige gelen en yakin arkadasimi dograyip legen yapmana da kizmayacagim. Ama eski sevgilimi camasir makinesinde yikama fikrine siddetle karsiyim.

Sana soz veriyorum; bu gece hersey cok farkli olacak: Beni hecelerime ayiracaksin.

Sana soz veriyorum, bu gece hersey cok farkli olacak: Maca iyi hazirlandim.

Sana soz veriyorum, bu gece hersey cok farkli olacak: Asiri pozitifim; butun her yer A-Rh(+), dekoratif bir renkle senlenecek. Bicaklari, makaslari, torpuleri ve salata kepcelerini bileylettim.

Bugun seninle yildonumumuz sevgilim! Soktugum bir ayak tirnagimi armagan edecegim sana ve senden alt dudagini kesip, bana armagan etmeni bekleyecegim. Mutlu yillar sevgilim!. Az once kotu vurmus olabilirim, evet!. Ona kadar sayiyorum simdi ve kalkmazsan eger kendime yeni bir sevgili bulmak icin gardiyana seslenecegim:

-"Heey! Gorusme bitti!. Bir geceligine sevgilim benim yerime delirebilir mi?!"


kucuk iskender

Michael Jackson R.I.P.

maybe it's a habit
maybe it's a sin
but i find out
when i try it on
it crawls beneath my skin
once it gets inside me
it won't go

i close my eyes and see you
better than before
then i feel you touch me
and it's 1984
i know what you will say
before you start


kelli felli bi$iy olmu$um...
bu ne ensedir allam yareppim** :)

** firat'ca

Push


2009 yilinda gosterime giren film Hongkong-Cin'de geciyor. Ilginc yetilerle dolu insanlarin konu edildigi filme unluler gecidi demek haksizlik olur. Oldukca yuksek iddiasi olan bir film degil ancak surukleyici yapisi ve zirt pirt cikan surprizler ile ilgiyi yuksek tutmayi basariyor.

Heroes, 4400 vs gibi dizilerden bildigimiz insanustu yetenekler filmin temelini ve konusunun tumunu olu$turuyor. hafiza silenler, takip edenler, iz surenler, telekinetik yetenekleri olanlar, kahinler, du$unce okuyup degi$tirebilenler filme konu bir takim yetenekler...


Kimi zaman kucuk bir cocugun pe$inde buram buram cin yemegi kokan sokaklarda ko$u$turmaca, kimi zaman minimalist do$enmi$ otel odasinda saklanmaca ve yillar oncesine dayanan delideh$et bir plan... yine amerikan hukumetinin geli$tirdigi bir serum ve ona kar$i yurutulen sava$...

vakit gecirmek, uzakdogu'ya yakin olmak, yaz tatiline giren heroes'in ozlemini dindirmek isteyenlere ilac gibi gelecek...

- Nick?
- Take an umbrella
- It's gonna rain
-You be careful' too

Kira, nick ve cassie ile iyi seyirler...

Cogu insanin bilmedigi, bilen azinligin ise Kill Bill ile ogrendigi leziz $arki...


Nancy Sinatra - Bang Bang
Yükleyen gippo. - Explore more music videos.

I was five and he was six. We rode on horses made of sticks. He wore black and I wore white. He would always win the fight Bang bang, he shot me down Bang bang, I hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, my baby shot me down. Seasons came and changed the time And I grew up, I called him mine He would always laugh and say "Remember when we used to play?" Bang bang, I shot you down Bang bang, you hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, I used to shoot you down. Music played and people say Just for me the churchbell rang Now he's gone, I don't know why And till this day, sometimes I cry He didn't even say goodbye He didn't take the time to lie. Bang bang, he shot me down Bang bang, I hit the ground Bang bang, that awful sound Bang bang, my baby shot me down

Ellerim u$urdu...



Bir bahar sabahi serinliginde ellerim...

"ellerim üşürdü, üşürdüm.
tanıdık bir adam sesine karışırdı hüzünlerim.
kapanan bir kapı sesine kilitlenirdim.
duvar duvar karanlık büyürdü içimde yollar,
ne bir köşe başı, ne bir viraj ne dur ne durak
adımlarım soluklarını arardı kayıp yollarda
sonra, bir kadın çığlığı kayardı yıldız yıldız.
önce ilk bahar defnedilirdi karınca ayazında
sonra bir pervane yanardı.
gözlerimin sırılsıklam aydınlığında
kanatlarına işlerdi yaşanmamış bir yaz kelebeklerin.
sonbahar geçerdi, kar yağardı.
ellerim üşürdü üşürdüm
ve şubatla biterdi bir masalın son cümlesi
seni düşünürdüm.."

ali ulurasba

Bilindiği gibi, doğa'da çok çeşitli hayvanlar balık avlayarak karınlarını doyururlar. Ayılar, tilkiler, kediler,kuşlar vs vs.

Balık, yenilip mideye inince etrafına bakarmış ve eğer mide'de rakı yok ise 30 saniye kadar beklermiş.

30 saniye sonunda hala rakı gelmemiş ise kendi kendine sorarmış; Beni hangi hayvan yedi acaba?

Nufus:1 RAKIM hangisi olsun